https://playdotjs.com/

İstanbul’un İkinci Büyük Hamamı: II. Bayezid Hamamı

II. Bayezid Türk Hamam Kültürü Müzesi, UNESCO’nun ‘İstanbul Tarihi Alanları’ içinde yer alıyor.

Kültür Yayın: 15 Nisan 2023 - Cumartesi - Güncelleme: 15.04.2023 10:17:00
Editör - editor
Okuma Süresi: 8 dk.
247 okunma
Google News

Beyazıt Külliyesi’nin bir parçası olan II. Bayezid Hamamı Yavuz Sultan Selim’in annesi ve II. Bayezid’in eşi Gülbahar Hatun tarafından vakıf yapısı olarak inşa ettirilmiştir. Kitabesi bulunmadığından inşa tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte Başbakanlık arşivlerinde 16. yüzyıla ait kayıtlar doğrultusunda 1507-1508 yıllarında yapıldığı kabul edilir. Kayıtlarda ‘Yeni Hamam’ olarak anılan hamamın cephesi Ordu Caddesi üzerindedir. Hamamın güneyinde Simkeşhane ve Hasan Paşa Hanı, batısında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, doğusunda İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi yer alır.

‘Hamam-ı Kebir’ veya ‘Patrona Hamamı’

İstanbul hamamları içerisinde gösterişli yapısı ve ölçüleriyle dikkat çeken II. Bayezid Hamamı, bu özellikleri nedeniyle ‘Hamam-ı Kebir’ (Büyük Hamam) adıyla anılır. Öte yandan bir dönem ‘Patrona Hamamı’ olarak da anıldığı bilinir. III. Ahmet’in tahttan indirilmesi ve Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın öldürülmesine yol açan Patrona Halil İsyanı’nın hazırlanmasında bu hamamda tellak olarak çalışan, ‘Patrona’ lakaplı Halil isimli birinin olduğuna dair bir görüş öne sürülür.

Çifte Hamam Olarak Yapılmıştır

Evliya Çelebi, hamam hakkında ‘velilere mahsus’ ve ‘çifte hamam’ olduğunu yazar. Dikdörtgen kütleye sahip hamam, erkekler ve kadınlar bölümünden oluşan bir çifte hamamdır. Erkekler bölümünün girişi Ordu Caddesi’ne, kadınlarınki ise Kimyager Derviş Paşa Sokağı’na açılır. Birbirine bitişik ancak birbirinden tamamen bağımsız iki hamam yapısı benzer plana sahip olup her iki bölümde de büyük kubbeli soyunmalık birimleri yer alır. Soyunmalık birimlerinin kuzeyinde ise aralık, soğukluk (ılıklık), sıcaklık (harare) ve arka tarafta da boydan boya uzanan külhan (ısıtma) birimleri yer almaktadır.

 

Hamamın Bölümleri: Soyunmalık, Aralık, Soğukluk, Sıcaklık, Külhan

İnsanların kıyafetlerini çıkararak duvardaki nişlere ve yerden yüksek sedirlere koydukları soyunma bölümü en hacimli bölümdür. Osmanlı hamamlarında soyunmalık bölümünün duvar kalınlığı 1-2 metre arasında değişmekle birlikte II. Bayezid Hamamı’nda 2 metre civarındadır. Tonozlu kubbe kalınlığı ise yaklaşık 80 santimetredir. Aralık bölümü genelde 12. ve 13 yüzyıl hamamlarında görülürken 15. yüzyıl hamamlarında tamamen kalkmıştır ancak II. Bayezid Hamamı’nda bulunmaktadır ve bu bölüme tuvaletler açılmaktadır. Bu kısımda buharın kaybolmaması için külah şeklinde bir baca yerleştirilmiştir.

Soğukluk kısmı, sıcaklığa geçmeden önce ve yıkanma sonrası vücudun sıcağa ve soğuğa alışması ve öz bakım işleri için kullanılmaktadır. Aşırı sıcaktan rahatsız olanlar ve hastalar bu mekânda yıkanmaktadır. Sıcaklık kısmı ana yıkanma alanıdır ve binanın en sıcak yeridir. Kurna başı, seki (yerden 20 cm yüksekliğinde bulunan mermer oturma bölümü) ve göbek taşından (yerden en az 40 cm yüksekliğinde) oluşur. Göbek taşında erkekleri keseleyenlere tellak, kadınları keseleyenlere ise natır denir. Külhan ise ateşin yandığı alandır. Buradaki ocağın üzerinde sıcak su kazanı, onun da üzerinde soğuk su deposu bulunur. Buradan çıkan kanallar göbek taşına kadar uzanır. Göbek taşı altındaki karanlık yer çok ısındığından buraya cehennem denir. Külhanın bulunduğu yerin gerisinde genellikle su kuyusu bulunur ve buradan kazana su aktarılır.

Müze Restorasyonu 2013’te Başladı

Bayezid Hamamı, 2000 yılında kamulaştırılarak kesin olarak İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nün mülkiyetine geçmiştir. 2003’te ayrıntılı rölövesi ve restitüsyon (yeniden tasarımlama) projesi, 2004’te ise restorasyon takviye projesi İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nin ortak projesi olarak Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylanmıştır. 2010’da restorasyonuna devam edilen yapı için 2011’de II. Bayezid Hamamı Restorasyon ve Kültür Mirası Müzesi Düzenleme Projeleri hazırlanmış ve müze olarak düzenlenmesi kararı alınmıştır. Mayıs 2013 itibarıyla da müze olarak restorasyonuna başlanmıştır.

Taş Buluntular Sergilenmekte

Hamamın ön iki büyük kubbeli soyunma mekanları sergi salonu halinde düzenlenmiş, kadınlar girişinin bulunduğu alanda müze personelinin çalışma alanları konumlandırılmış, erkekler soyunmalık bölümü ise geçici sergi salonu olarak düzenlenmiştir. Müzede ayrıca hamamın restorasyonu sırasında içerisinde ve yakın çevresinde bulunan, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait mimari taş buluntular da teşhir edilmektedir. Bunların bir kısmı müzede sergilenmekte, geri kalanlar da depoda koruma altında tutulmaktadır.

İstanbul’un İkinci Büyük Hamamı

26 Mayıs 2015’te resmi açılışı yapılan II. Bayezid Türk Hamam Kültürü Müzesi İstanbul Üniversitesi’ne bağlı özel müze statüsünde hizmet vermektedir. 16. yüzyıl Osmanlı hamamları içerisinde gösterişli mimarisi, boyutu ve çifte hamam oluşuyla ayrı bir öneme sahip hamam İstanbul’un ikinci büyük hamamı olarak bilinir. Hamam, 1985 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültürel Miras Listesi’ne alınan ‘İstanbul Tarihi Alanları’ içerisinde yer alır. Özgün kullanımına uygun şekilde restore edilen hamam, Osmanlı mimarisi ve sosyal hayatının vazgeçilmez bir parçasıdır.

Hamamda Eğlence Ritüelleri

Müzede Osmanlı toplumunda suyun gündelik yaşamdaki yerinin ne olduğu, tarihsel süreçteki değişim ve dönüşümün nasıl gerçekleştiğinin ziyaretçiye aktarılması hedeflenmiştir. Özellikle 12. ve 13. yüzyılda hamamlar daha çok temizlik işlevinin yerine getirildiği alanlar iken 15. yüzyıldan sonra erkekler ve kadınların sosyalleştiği alanlar olarak dikkat çekmektedir. Bu yıllarda ‘gelin hamamı’, ‘damat hamamı’, ‘sünnet hamamı’, ‘esnaf hamamı’ gibi hamam ritüelleri oluşturulmuş, halk bu eğlence geleneklerini yerine getirirken yanında getirdiği yiyecekleri yakınlarıyla paylaşmıştır.

 

18 ve 19. Yüzyıla Ait Etnografik Eserler

Bu çerçevede Türk hamam geleneğine ait etnografik eserler müzenin kalıcı sergi alanlarında vitrin içinde sergilenmektedir. Restorasyon projesi çerçevesinde, sanat tarihi profesörü Prof. Dr. Nurhan Atasoy vasıtasıyla bağış yoluyla elde edilen, 18 ve 19. yüzyıla ait eserler şunlardır: bakır, pirinç, bronz hamam tasları, kildanlık, çocuk leğeni, ibrik, kahve fincan tepsileri, sini, sini ayağı altlığı, kirdenlik, bakraç, su güğümü, lenger, sahan, maşrapa, bakır bardaklar, bakır cezveler, kahvedan, bakır demlik, kahve kavurma tavası, pirinç şamdanlar, teneke camlı fener, nalınlar, seramik kahve fincanları, boynuz ve fildişi tarak, pamuk dokuma hamam havluları, ipek ve pamuk dokuma peştemaller, pamuklu dokuma peşkirler, ince pamuklu dokuma yağlıklar, pamuklu, yün ve saten dokuma bohçalar, yün ve keçe seccade, tülbent başörtüler, yörük ve yün dokuma keseler, kadife sabunluk, üç etek, iç etek ve zeytinyağlı sabunlar.

Hafta İçi Ücretsiz Olarak Gezilebilir

Müzeler Haftası’nda gezilerin düzenlendiği müzede, her yıl bir ilkokul ve anaokuluyla yapılan protokol çerçevesinde her ayın ilk ve ikinci pazartesi günleri atölye çalışmaları düzenlenmektedir. Hijyenik Okul Projesi kapsamında İstanbul’daki pek çok okul tarafından ziyaret edilen müzede Darülaceze’deki yaşlılar ve kimsesiz çocuklara yönelik projeler de düzenlenmektedir. Bunun dışında geçici sergi salonunda şimdiye kadar 5 sergi yapılmıştır: ‘Yıldız Sarayı’ndan İstanbul Üniversitesi’ne Sergisi’ (2015), ‘Geçmişten Günümüze Eczacılık Sergisi’ (2016), ‘Bilim Tarihi Sergisi’ (2016), ‘Yeditepe Bienali’ (2018) ve Osmanlı Kadırgaları ve Kalyonları Sergisi’ (2019). Hafta içi 09.30-16.30 arası ziyaretçilere açık olan müze ücretsiz olarak gezilebilir.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.